yaşlanmak

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish یاشلانمق (yaşlanmak), can be analyzed as yaş (“age”) + -lan (“to get”). Ultimately from Proto-Turkic *yāĺ (“age”).

Verb

yaşlanmak

  1. to age, get old

Conjugation
Conjugation of yaşlanmak (aorist in -V⁴r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive yaşlanmak
impersonal participle imperfective yaşlanan
perfective yaşlanmış
prospective yaşlanacak
personal participle non-prospective yaşlandığım yaşlandığın yaşlandığı yaşlandığımız yaşlandığınız yaşlandıkları
prospective yaşlanacağım yaşlanacağın yaşlanacağı yaşlanacağımız yaşlanacağınız yaşlanacakları
verbal noun yaşlanma
way of doing yaşlanış
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist yaşlanırım yaşlanırsın yaşlanır yaşlanırız yaşlanırsınız yaşlanırlar
imperfective yaşlanıyorum yaşlanıyorsun yaşlanıyor yaşlanıyoruz yaşlanıyorsunuz yaşlanıyorlar
past perfective yaşlandım yaşlandın yaşlandı yaşlandık yaşlandınız yaşlandılar
imperfective yaşlanıyordum yaşlanıyordun yaşlanıyordu yaşlanıyorduk yaşlanıyordunuz yaşlanıyorlardı (or yaşlanıyordular)
future yaşlanacağım yaşlanacaksın yaşlanacak yaşlanacağız yaşlanacaksınız yaşlanacaklar
inferential perfective yaşlanmışım yaşlanmışsın yaşlanmış yaşlanmışız yaşlanmışsınız yaşlanmışlar
aorist yaşlanırmışım yaşlanırmışsın yaşlanırmış yaşlanırmışız yaşlanırmışsınız yaşlanırlarmış (or yaşlanırmışlar)
imperfective yaşlanıyormuşum yaşlanıyormuşsun yaşlanıyormuş yaşlanıyormuşuz yaşlanıyormuşsunuz yaşlanıyorlarmış
conditional simple yaşlansam yaşlansan yaşlansa yaşlansak yaşlansanız yaşlansalar
perfective yaşlansaydım yaşlansaydın yaşlansaydı yaşlansaydık yaşlansaydınız yaşlansaydılar
optative yaşlanayım yaşlanasın yaşlana yaşlanalım yaşlanasınız yaşlanalar
progressive yaşlanmaktayım yaşlanmaktasın yaşlanmakta yaşlanmaktayız yaşlanmaktasınız yaşlanmaktalar
necessitative yaşlanmalıyım yaşlanmalısın yaşlanmalı yaşlanmalıyız yaşlanmalısınız yaşlanmalılar
imperative yaşlan yaşlansın yaşlanın yaşlansınlar
Positive interrogative
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist yaşlanır mıyım? yaşlanır mısın? yaşlanır mı? yaşlanır mıyız? yaşlanır mısınız? yaşlanırlar mı?
imperfective yaşlanıyor muyum? yaşlanıyor musun? yaşlanıyor mu? yaşlanıyor muyuz? yaşlanıyor musunuz? yaşlanıyorlar mı?
past perfective yaşlandım mı? yaşlandın mı? yaşlandı mı? yaşlandık mı? yaşlandınız mı? yaşlandılar mı?
imperfective yaşlanıyor muydum? yaşlanıyor muydun? yaşlanıyor muydu? yaşlanıyor muyduk? yaşlanıyor muydunuz? yaşlanıyorlar mıydı?
future yaşlanacak mıyım? yaşlanacak mısın? yaşlanacak mı? yaşlanacak mıyız? yaşlanacak mısınız? yaşlanacaklar mı?
inferential perfective yaşlanmış mıyım? yaşlanmış mısın? yaşlanmış mı? yaşlanmış mıyız? yaşlanmış mısınız? yaşlanmışlar mı?
aorist yaşlanır mıymışım? yaşlanır mıymışsın? yaşlanır mıymış? yaşlanır mıymışız? yaşlanır mıymışsınız? yaşlanırlar mıymış?
imperfective yaşlanıyor muymuşum? yaşlanıyor muymuşsun? yaşlanıyor muymuş? yaşlanıyor muymuşuz? yaşlanıyor muymuşsunuz? yaşlanıyorlar mıymış?
conditional simple yaşlansam mı? yaşlansan mı? yaşlansa mı? yaşlansak mı? yaşlansanız mı? yaşlansalar mı?
perfective yaşlansa mıydım? yaşlansa mıydın? yaşlansa mıydı? yaşlansa mıydık? yaşlansa mıydınız? yaşlansalar mıydı?
progressive yaşlanmakta mıyım? yaşlanmakta mısın? yaşlanmakta mı? yaşlanmakta mıyız? yaşlanmakta mısınız? yaşlanmaktalar mı?
necessitative yaşlanmalı mıyım? yaşlanmalı mısın? yaşlanmalı mı? yaşlanmalı mıyız? yaşlanmalı mısınız? yaşlanmalılar mı?
Negative declarative
infinitive yaşlanmamak
impersonal participle imperfective yaşlanmayan
perfective yaşlanmamış
prospective yaşlanmayacak
personal participle non-prospective yaşlanmadığım yaşlanmadığın yaşlanmadığı yaşlanmadığımız yaşlanmadığınız yaşlanmadıkları
prospective yaşlanmayacağım yaşlanmayacağın yaşlanmayacağı yaşlanmayacağımız yaşlanmayacağınız yaşlanmayacakları
verbal noun yaşlanmama
way of doing yaşlanmayış
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist yaşlanmam yaşlanmazsın yaşlanmaz yaşlanmayız yaşlanmazsınız yaşlanmazlar
imperfective yaşlanmıyorum yaşlanmıyorsun yaşlanmıyor yaşlanmıyoruz yaşlanmıyorsunuz yaşlanmıyorlar
past perfective yaşlanmadım yaşlanmadın yaşlanmadı yaşlanmadık yaşlanmadınız yaşlanmadılar
imperfective yaşlanmıyordum yaşlanmıyordun yaşlanmıyordu yaşlanmıyorduk yaşlanmıyordunuz yaşlanmıyorlardı
future yaşlanmayacağım yaşlanmayacaksın yaşlanmayacak yaşlanmayacağız yaşlanmayacaksınız yaşlanmayacaklar
inferential perfective yaşlanmamışım yaşlanmamışsın yaşlanmamış yaşlanmamışız yaşlanmamışsınız yaşlanmamışlar
aorist yaşlanmazmışım yaşlanmazmışsın yaşlanmazmış yaşlanmazmışız yaşlanmazmışsınız yaşlanmazlarmış
imperfective yaşlanmıyormuşum yaşlanmıyormuşsun yaşlanmıyormuş yaşlanmıyormuşuz yaşlanmıyormuşsunuz yaşlanmıyorlarmış
conditional simple yaşlanmasam yaşlanmasan yaşlanmasa yaşlanmasak yaşlanmasanız yaşlanmasalar
perfective yaşlanmasaydım yaşlanmasaydın yaşlanmasaydı yaşlanmasaydık yaşlanmasaydınız yaşlanmasaydılar
optative yaşlanmayayım yaşlanmayasın yaşlanmaya yaşlanmayalım yaşlanmayasınız yaşlanmayalar
progressive yaşlanmamaktayım yaşlanmamaktasın yaşlanmamakta yaşlanmamaktayız yaşlanmamaktasınız yaşlanmamaktalar
necessitative yaşlanmamalıyım yaşlanmamalısın yaşlanmamalı yaşlanmamalıyız yaşlanmamalısınız yaşlanmamalılar
imperative yaşlanma yaşlanmasın yaşlanmayın yaşlanmasınlar
Negative interrogative
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist yaşlanmaz mıyım? yaşlanmaz mısın? yaşlanmaz mı? yaşlanmaz mıyız? yaşlanmaz mısınız? yaşlanmazlar mı?
imperfective yaşlanmıyor muyum? yaşlanmıyor musun? yaşlanmıyor mu? yaşlanmıyor muyuz? yaşlanmıyor musunuz? yaşlanmıyorlar mı?
past perfective yaşlanmadım mı? yaşlanmadın mı? yaşlanmadı mı? yaşlanmadık mı? yaşlanmadınız mı? yaşlanmadılar mı?
imperfective yaşlanmıyor muydum? yaşlanmıyor muydun? yaşlanmıyor muydu? yaşlanmıyor muyduk? yaşlanmıyor muydunuz? yaşlanmıyorlar mıydı?
future yaşlanmayacak mıyım? yaşlanmayacak mısın? yaşlanmayacak mı? yaşlanmayacak mıyız? yaşlanmayacak mısınız? yaşlanmayacaklar mı?
inferential perfective yaşlanmamış mıyım? yaşlanmamış mısın? yaşlanmamış mı? yaşlanmamış mıyız? yaşlanmamış mısınız? yaşlanmamışlar mı?
aorist yaşlanmaz mıymışım? yaşlanmaz mıymışsın? yaşlanmaz mıymış? yaşlanmaz mıymışız? yaşlanmaz mıymışsınız? yaşlanmazlar mıymış?
imperfective yaşlanmıyor muymuşum? yaşlanmıyor muymuşsun? yaşlanmıyor muymuş? yaşlanmıyor muymuşuz? yaşlanmıyor muymuşsunuz? yaşlanmıyorlar mıymış?
conditional simple yaşlanmasam mı? yaşlanmasan mı? yaşlanmasa mı? yaşlanmasak mı? yaşlanmasanız mı? yaşlanmasalar mı?
perfective yaşlanmasa mıydım? yaşlanmasa mıydın? yaşlanmasa mıydı? yaşlanmasa mıydık? yaşlanmasa mıydınız? yaşlanmasalar mıydı?
progressive yaşlanmamakta mıyım? yaşlanmamakta mısın? yaşlanmamakta mı? yaşlanmamakta mıyız? yaşlanmamakta mısınız? yaşlanmamaktalar mı?
necessitative yaşlanmamalı mıyım? yaşlanmamalı mısın? yaşlanmamalı mı? yaşlanmamalı mıyız? yaşlanmamalı mısınız? yaşlanmamalılar mı?

Synonyms

Further reading
  • “yaşlanmak”, in Turkish dictionaries, Türk Dil Kurumu
This article is issued from Wiktionary. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.